
Human Papilloma
Virus
Op. Dr. Niyazi Umut Özdemir
Üroloji Uzmanı
Antalya
WhatsApp Danışma Hattımız
HUMAN PAPİLLOMAVİRUS (HPV) NEDİR?
HPV günümüzde tüm dünya için önemli bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş durumda. Kendi toplumumuzda da neredeyse salgın olarak nitelendirebileceğimiz boyutlarda genital siğillere rastlamaktayız. İşin sağlık boyutu, bulaştırıcılık boyutu ve giderek yaygınlaşması dışında aile içinde de HPV önemli bir çatışma kaynağı haline gelmektedir. Hatta HPV nedeniyle birçok evliliğin bitebildiğine dahi şahit olmuşuzdur. Evet HPV önemlidir, hatta kadınlar için daha da hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle bilgilenmek, bilinçlenmek tedbir almak şart. Ama HPV bulaşmışsa karalar bağlamaya, hayatımızı kabusa çevirmenin de lüzumu yoktur. Çünkü doğru ve ısrarlı bir tedavi ile bu virüsten bütünüyle kurtulmak mümkün olabilmektedir.
HPV genital bölge adını verdiğimiz cinsel organlarımız ve çevresinde siğillere sebep olan virüs ailesinin adıdır. Siğiller önceden var olmayan son haftalar veya aylar içinde ortaya çıkmış et beni tarzındaki oluşumlardır. Bunun dışında siğillere kondilom ya da papillom adı da denilmektedir. Hepsi aynı anlamda kullanılır. Siğilin gerçek bilimsel adı ise “Kondiloma Aküminata” olarak geçer. Çoğunlukla başlangıçta küçük soluk pembe renkli lezyonlardır. Giderek çoğalma dağılma başlar ve büyüme eğilimi gösterirler. Zamanla karnabahar gibi bir şekil alır. Erkeklerde penis kökü, göbek altı alanlar, kasıklar, bacak iç yanları en sık siğil gördüğümüz vücut bölgelerimizdir. Ancak anüse kadar siğiller sıcak ve nemli alanlara doğru yayılabilmektedir. Genital siğiller aslında buz dağının görünen kısmıdır ve görece daha az bir öneme sahiptir. HPV bunlar dışında başta rahim ağızı - serviks olmak üzere anüs, penis, ağız, boğaz bölgelerinde de sonradan kanserleşebilen hücresel değişiklikleri de tetikleyebilmektedir. Konunun önemi açısından şöyle diyebiliriz. Akciğer kanseri için sigara ne kadar büyük etken ise bahsi geçen kanser türleri açısından da HPV o kadar ciddi ve yaygın gördüğümüz bir etkendir. Yani aslında HPV ile savaş kanserle savaş anlamına da gelir. Elbette daha önce belirttiğim gibi sorunlarının önünü almak ve o noktalara ulaşmasını önlemek de bizim elimizdedir. Gelin öncelikle şu virüs nasıl bir mikroorganizma düşmanımızı tanıyarak konuya başlayalım.
HPV (HUMAN PAPİLLOMAVİRUS):
HPV, 150’den fazla üyesi olan konakçı olarak sadece insanı seçen yani insandan başka bir yerde yaşayamayan ve çoğalamayan çok büyük bir virüs ailesidir. Pek çok tipi sadece el ve ayaklarda siğil yapan virüslerdir. Bu tiplere kutanöz tipler adını vermekteyiz. Burada bahsi geçecek olanlar ise genital tiplerdir ve sadece genital organlardaki daha az sıklıkla da ağız-boğaz mukozasındaki hücrelere ancak tutunabilirler. Yani buradaki konumuz özetle genital bölge HPV’leri ve onların yarattığı sağlık sorunları üzerinedir. Genital HPV’lerin tip sayısı da yaklaşık 40’tır
HPV, çift sarmallı yaklaşık 8000 bazlık DNA içeren virüslerdir. Dış kapsülü ikozahedral yapıdadır. Bu DNA 6 adet erken, 2 adet de geç protein adını verdiğimiz çok önemli bileşikler sentez eder. DNA yapısına göre bu virüsler kendi içlerinde tiplendirilmektedir. Bazı tipler sadece siğil yaparken bazı tipler daha önemli sağlık sorunlarına yol açabilirler. Bahsi geçecek bu tipler ileri gelişecek bazı kanserlerin tetiğini çeken hücresel bozukluklara sebep olabilmektedir. Dolayısıyla Genital HPV tiplerini biz iki grupta inceliyoruz.
-
Sadece siğil yapan “düşük riskli” grup
-
Kanser riskli taşıyan değişiklere yol açabilen “yüksek riskli” grup
Yüksek riskli HPV grubunun üyelerine onkojenik ya da karsinojenik HPV tipleri de adını vermekteyiz. Bunların sayısı şimdilik 15 kadardır. Yani 150-200 farklı üyesi olan koca bir aileden 15 kadarı tıbbı açıdan çok daha önemlidir.
-
DÜŞÜK RİSKLİ HPV TİPLERİ: Bu tiplerin başlıca Tip 6 ve Tip 11’dir. Bunun dışında pek çok tip daha tespit edilmiştir. Sadece genital veya oral bölgede siğillere ve düşük dereceli (daha önemsiz) dispazik değişikliklere sebep olabilmektedirler. Yani kanser yapma yetenekleri yoktur. Günümüzde genital ve oral siğillerin %90 nedeni tip 6 ve tip 11’dir.
-
YÜKSEK RİSKLİ HPV TİPLERİ: başlıca Tip 16 ve Tip 18‘dir. Bunun dışında 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 55, 58, 59,6 6, 68, 73, 82 tipleri de yüksek riskli gruptaki HPV tipleridir. BU tipler orta ve yüksek dereceli displazik değişikliklere ve de kanserlere sebebiyet verebilmektedir. Bu tipler genital siğil yapmazlar. Günümüzde serviks kanserlerinin %75’inden tip 16 ve tip 18 sorumlu tutulmaktadır.
HPV BULAŞ YOLLARI:
HPV her türlü cinsel ilişki yoluyla karşı tarafa bulaşabilir. Normal vajinal ilişkide penis vajinaya girmese dahi sürtünme yoluyla karşı partnere geçebildiği bilinmektedir. Yani bu durumda bakire bir kıza bile HPV bulaşmış olabilir. Yine anal cinsel ilişki ile tüm cinsel bölgelere virüs bulaşabilmektedir. Oral cinsel ilişki ile de virüs ağız boğaz florasına yerleşebilir. Bizler ağız içinde de HPV’nin sebep olduğu siğillere de nadiren rastlamaktayız. Ağız içi hücreler çok hızlı yinelenme gösterdiği için şükür ki HPV’ nin buraya tutunma şansı daha az olmaktadır. Yine de oral seks yoluyla siğil bulaş riskli her zaman söz konusudur. Bu yöntemler dışındaki bulaş yolları tamamen spekülatiftir. Yani havlular, aletler ve eşyalardan bir insana HPV bulaşabildiği net olarak söylenemez. Yine siğile ya da siğilli bölgeye dokunmakla da HPV bir insana geçmez.
VİRÜSÜN İNSAN VÜCUDUNDAKİ DÖNGÜSÜ:
HPV’nin bir insana bulaşabilmesi için mutlaka cilt cilt ya da cilt mukoza bir temas şarttır. Yine de sağlam deri ve mukozalardan karşı tarafa virüs geçemez. Mutlaka o cilt veya mukozada küçük de olsa bir sıyrık çizik şarttır. HPV ancak o sıyrıktan içeri girebilir. Mukozalar vücudumuzun dışarı açılan kapılarıdır ve deriye göre çok daha ince narin yapılardır. Yani mukozalardan (ağız içi vajina penisin ucu gibi) bulaş çok daha kolay olmaktadır. Bu çizikler sıyrıklar yaralar kendiliğinden olabildiği gibi sıklıkla ağda epilasyon sırasında bizzat kişi tarafından farketmeden de kendisi tarafından yapılabilmektedir.
Virüs bu sıyrıklardan birinden girdikten sonra bazal tabaka dediğimiz en alt tabakaya kadar ilerler ve buradaki bazal kök hücrelerine tutunur. Hücre içine girerek önce hücrenin stoplazma adı verilen iç sıvısını parçalar sonra da hücrenin DNA’sına kendi DNA’sını bağlar. Bu bağlanan DNA’ların sentezlendiği proteinler hücreleri sürekli çoğalmaya zorlamaktadır. Ve dipten başlayarak epidermisin keratinosit adını verdiğimiz yassı epitel hücreleri yukarıya doğru sırayla enfekte olur. Enfekte hücreler ise hiç durmadan kontrolsüz biçimde çoğalmaya bağlar. Böylelikle ciltten kabarık siğiller oluşur. Onkojenik tiplerde ise şöyle farklı bir durum gelişir. Bu virüsler E6 ve E7 protein adını verdiğimiz çok tehlikeli proteinleri de sentezlerler. Bu proteinler hücrenin tüm savunma mekanizmalarını çökertir ve hücreyi bütünüyle virüs ele geçirir. Hücrenin P53 ve Rb genlerinin de bozulmasıyla kanserleşme sürecini başlatırlar. Onkojenik HPV tipleri ile enfekte olmuş hücreler bir şekilde bazal membranı geçerek daha derin dokulara nüfuz ederler. Artık bu noktadan sonra olayın adı kanserdir.
HPV’DEN KORUNMA YOLLARI:
Elbette tek eşli bir cinsel yaşam sürmek en önde gelen korunma yöntemidir. Çünkü virüsün tek bulaşma yolu cinsel ilişki yollarıdır. Cinsellik herkes için büyük bir çekim gücüdür ve pek çok insan sonradan pişman olsa bile bazı riskli cinsel faaliyetlerde bulunabilmektedir. Cinsel ilişkide bulunulan partner ne kadar sık eş değiştirmişse HPV için o kadar riskidir denilebilir. Prezervatif kullanımı bir insanı HPV’ ye karşı asla %100 korumaz. Çünkü prezervatif ile penis kök kısmı ve göbek altı bölgeler açıkta kalmaktadır ve buralardan da rahatlıkla HPV bulaşabilir. Ama yine de her cinsel ilişkide mutlaka prezervatif kullanılmasını öneririz. HPV’ ye karşı %50 kadar koruyucu olsa bile diğer cinsel ilişkiyle geçen hastalıklara karşı prezervatif mutlak koruyucudur.
Bunun dışında travmatik epilasyon yöntemleri de hem bulaşa hem bulaş olmuşsa da virüsün yayılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle çok partnerli bir cinsel yaşam sürülüyor ise jilet makine gibi yöntemlerle değil genital bölgenin sadece makasla deriyi kesmeden delmeden tüy temizliğinin yapılmasını tavsiye ederiz. Yine aynı şekilde tüy dökücü kremler de derinin üst tabakasına zarar verdiği için HPV bulaşıcılığı riskini artırabilmektedir.
Sünnetli olmanın virüsün yayılımını ve taşıyıcılık oranını biraz azalttığı bir gerçektir. Ama artık toplumumuzda bunun bir önemi kalmamıştır. Çünkü HPV oranları sünnetsiz toplumları dahi geçmiş durumdadır.
Temel ve en önemli korunma yöntemi kuşkusuz aşılanmaktır. Aşı olayına ileride uzun uzun değineceğim ama şunu bilmek lazım HPV aşıları son derece etkin ve güvenilir bir korunma yöntemidir. Ve neredeyse 10 ila 50 yaş arası kadın erkek herkese tavsiye olunmaktadır.